İlkbahar merhaba demeden o çıkmıştı karsıma ansızın. Yayın yaptığım radyoda sıradan bir gündü o geldiğinde. Her şey sıradan devam ediyordu o gelene dek. Yaptığım şaka ve yaklaşımlar bizi msn de buluşturmuştu. Bir şaka ile başlamıştı ilk tanıma ve kalbim o andan itibaren farklı atmaya…
-
Günler geçiyor her şey daha da ileriye gidiyordu yüreğimde. İlk kez böyle duygular sarmıştı benliğimi. Hayatımın karanlık gerçekleri çıkıyordu yavaş yavaş o dönemde ve o habersizdi olan bitenden. Ona tutunarak duruyordum zorluklar karşısında. Seviyordum onu. Özlüyordum çok. Her an onun yanında olmak istiyordum. Hayrandım gözlerine, bakışlarına… İçimde ki bütün kara bulutlar onunla birlikte başka diyarlara yol alıyordu içimde…
-
Günler günleri kovaladı, aylar ayları… Yaz geldi aşkıma. Defalarca kez onun uğruna yol aldım yeşilliklerin özenerek dağlara yamaçlara yaslandığı şehrimden. Onun yanında kendimden geçiyordum. Ne dert, ne keder, ne üzüntü kalıyordu ruhumda. Huzur ılık bir su gibi yudum yudum rahatlatıyordu içimi ve ruhumun tenha köşelerini. Ne şarkılar, ne aşk adına yazılmış mısralar, ne güneş, ne ay, nede yıldızlar anlatabiliyordu yüreğimin sevgisini… Hep eksik kalıyordu sözcükler ona karşı.
-
Ne kadar hayaller kurmuş, ne kadar içi dolu sözler söylemiştik birbirimize… Onun sözlerinde, gözlerinde kendimi buluyordum. Dostlarım, arkadaşlarım hepsi bir olmuş aynı sözleri söylüyordu bana: ‘İnanmıyorum ona! Seni yarı yolda bırakacak. O seni gerçekten sevmiyor. Yıkılma sakın! Biz onda gerçek samimiyeti göremiyoruz.’
-
Bu sözleri kulaklarım duyuyor ama yüreğim dinlemiyordu, duymuyordu. Aradan çok değil kısa bir zaman geçti. Sustu yarim… Ne bir haber, ne bir ses alıyordum ondan. Haftalar geçti ve duydum sesini. Kızamadım üzemedim onu. Onu görünce sesini duyunca ne bir kızgınlık ne bir öfke kalıyordu içimde…
-
Ufak tefek tartışmalar aramızda yine sakinlik ve güzelliklerle bitiyordu… Görmeye vereyim o güzel gözlerini; her şey siliniyordu içimde o sessiz ama anlamlı gözlerinde.
-
Zaman halen acımasızca akıp gidiyordu. Sonbahar yaklaşmıştı. Dostum, kardeşim ve o vardı karşımda… Her şey o kadar güzeldi ki o gün, her şey o kadar yaşanılası idi ki… O hafta kızdığım yada kötü giden ne varsa hepsi siliniyordu ona bakan gözlerimden ve tuttuğum ellerimden… Bir rüya gibiydi her şey ve her güzel rüya gibi son buldu çabucak… O günün akşamı, haftası hep hayallerle geçti yeniden birlikte olabilmek adına…
-
Bu hayallerle devam ederken günlerim telefonum çaldı. Arayan o idi. Ama ses ona ait değildi. Konuşma sonrası yıkılmıştım; inanamamıştım duyduklarıma. O kadar yalnız, o kadar çaresiz hissediyordum ki kendimi o an ölüm gelse seve seve giderdim ardı sıra…
-
Duydum ki hemen ardım sıra kendini başka yolculuklara başka kollara atmış. Üzüldüm, yıprandım, aşkımın ateşiyle kor gibi yandım o anda… İşte o gün daha iyi anladım. Tükenmiştim. Ben diye bir şey kalmamıştı artık. Çareler içinde çaresizliği yaşıyordum içimde. Ben hayattan bıkmış o benimle uğraşmaktan bıkmamıştı. O beni ve benden gençliğimi almıştı artık. Elveda yı sevdiğim sadece bana değil, gençliğime de demişti…
-
Şimdi ay oldu. Günler geçti yine. Fakat onsuz değil yine onunlaydım. O benden geçti ama ben ondan bir an geçemedim. Kahretsin ki geçemedim. Kendimi ondan vazgeçirtemedim. O gitti ama yüreğimde onunla birlikte peşi sıra çekip gitti.